Kitaplık

Kadının yazısız tarihi

Yıldız Cıbıroğlu

Bu kitap, tanrı-analar çağında, kadınların dünyayı kendi görüşleri doğrultusunda yorumlayıp bir felsefe oluşturduklarını, evrensel bir dil yarattıklarını; günümüzde sanat alanında kullanılan imgelerin, simgelerin de onların bu felsefesinden çıktığını “sözcük bağıntıları”ndan hareket ederek kanıtlamaya çalışmaktadır. Bugün hemen her dilde kadınlar tarafından yaratılmış ve yazısız tarihin izlerini taşıyan pek çok sözcük ve kavram vardır. Evrensel tanrı-ana dilinin içinde en geniş yer kaplayanlar ise “M” ve “N” harf sesli sözcüklerdir. Tanrı-anaların “M” sesini “moda” yaptıkları çok uzun bir zaman diliminde adı geçen harf seslerini taşıyan heceler, bu önder kadınların adlarında güven verici bir “marka” niteliğindeydi. Anayanlı-soy geleneği tanrı-anaların önce kutsal nesneleri ve adlarını çocuklarına kalıt bırakmalarıyla başladı. “M”li ve ve “N”li adlar böylece onların rahipleri, daha sonra rahip-kralları olan erkek evlatlarına da geçti. “M” ve “N” sesinin tılsımlı olduğu inancı bu harf sesleri modasının ataerkil dönemde de sürmesini sağladı. Tıpkı tılsımlı tanrı-ana giysisinin Hıristiyanlıkta rahiplerin giydiği süslü giysilerde sürdüğü gibi. Doğru anahtarı kullanınca şifreleri oluşturan mantık dizgesini çözmek güz değil. En güç olan, ataerkil koşullan(dır)malardan ötürü, doğru anahtarı bulabilmek. Bu araştırmanın önyargıları değiştireceğini umuyoruz. Bu tür kitaplar çoğaldıkça, insanlar geriye baktıklarında ad koyan, çözüm ve düşünce üreterek dünyaya sahip çıkan evrensel anaları daha iyi tanıyacaklardır.

Bu kitap, tanrı-analar çağında, kadınların dünyayı kendi görüşleri doğrultusunda yorumlayıp bir felsefe oluşturduklarını, evrensel bir dil yarattıklarını; günümüzde sanat alanında kullanılan imgelerin, simgelerin de onların bu felsefesinden çıktığını “sözcük bağıntıları”ndan hareket ederek kanıtlamaya çalışmaktadır. Bugün hemen her dilde kadınlar tarafından yaratılmış ve yazısız tarihin izlerini taşıyan pek çok sözcük ve kavram vardır. Evrensel tanrı-ana dilinin içinde en geniş yer kaplayanlar ise “M” ve “N” harf sesli sözcüklerdir. Tanrı-anaların “M” sesini “moda” yaptıkları çok uzun bir zaman diliminde adı geçen harf seslerini taşıyan heceler, bu önder kadınların adlarında güven verici bir “marka” niteliğindeydi. Anayanlı-soy geleneği tanrı-anaların önce kutsal nesneleri ve adlarını çocuklarına kalıt bırakmalarıyla başladı. “M”li ve ve “N”li adlar böylece onların rahipleri, daha sonra rahip-kralları olan erkek evlatlarına da geçti. “M” ve “N” sesinin tılsımlı olduğu inancı bu harf sesleri modasının ataerkil dönemde de sürmesini sağladı. Tıpkı tılsımlı tanrı-ana giysisinin Hıristiyanlıkta rahiplerin giydiği süslü giysilerde sürdüğü gibi.

İstanbul Mayıs 1996
Payel Yayınları